13 Haziran 2018 Çarşamba

Kitap Yorumu: Kızıl - Stefan Zweig


Orijinal Adı: Scharlach
Yazar: Stefan Zweig  
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 72

Arka Kapak Yazısı
Zweig gençlik dönemi yapıtlarından Kızıl’da öğrenim için Viyana’ya giden genç bir tıp öğrencisinin büyük kentin gerçekliğine uyum sağlama ve yetişkinliğe adım atma sürecini anlatır. Kendini birdenbire ailesinden uzakta soğuk bir odada yapyalnız bulan bu “çocuksu” genç adam, zamanla girdiği bunalımın etkisiyle hayallerinden, başlangıçta büyük bir hevesle sarıldığı tıp eğitiminden vazgeçme noktasına gelmiştir. Tam da o günlerde kızıla yakalanan ve yardımına ihtiyaç duyan bir kız çocuğu onu hayata geri çağırır… 1908 yılına ait bu anlatı, Zweig’ın daha o zamanlar çoktan bir novella üstadı olup çıktığının kanıtıdır adeta. Üstelik, yazarın sonraki yapıtlarında sıklıkla karşılaştığımız bir temanın peşine henüz kariyerinin başındayken düştüğünü; gaddar bir dünyada varoluşunu sürdüremeyecek kadar kırılgan insanların acılarını baştan beri dert edindiğini ortaya koyar.
(Tanıtım Bülteninden)



Benim Yorumum
Selam! #ramazandaokumamaratonu grubuyla birlikte 1 Haziran’da Kızıl’ı okuyacaktık. Benim bir iki gün gecikmeli oldu ama yine de okudum. Satranç kitabından sonra Zweig’ın en sevdiğim kitabı oldu.
Kitapta Berger’in iç dünyasındaki hesaplaşmaları okuyoruz bir nevi. Viyana'ya tıp eğitimi almak için gelen Berger, ailesi ile yaşadığı hayatın korumacılığından uzaklaşıp, büyük şehirde kendi ayakları üzerinde durmak için çabalamaktadır. Bir süre sonra bunalıma girip tıp fakültesini yarım bırakır. Tam her şeyden vazgeçmişken kaldığı yerin sahibinin kızının kızıl hastalığına yakalanmış olduğunu görür ve olayların akışı değişir.

Kitaba Puanım 4.5/5 ⭐⭐⭐⭐

Kitap Yorumu: Zülal - Yunus Erdem

  
Yazar: Yunus Erdem

Yayın Evi: Uyanış Yayınevi

Sayfa Sayısı: 176



Arka Kapak Yazısı

Bu kitapta "Uğur ve Zülâl'in" hikâyesine tanıklık edeceksiniz.

19 yılını, aşkın kıyılarına demir atmadan geçiren Uğur, Zülâl'i ilk gördüğü anda ona körkütük âşık olur. Aşk yakıcıdır. Sevgili ise temiz berrak ve serin sudur. Uğur da her geçen gün yanmaktadır. Uğur kendisini yakan bu ateşten kurtarabilecek olan tek suya ulaşabilecek midir?

(Tanıtım Bülteninden)






Benim Yorumum
Öncelikle bu kitabı tarafıma gönderen @veliairevataofficial a çok teşekkür ederim. #kimsekitapsızkalmasın projesine verdiği destekten dolayı @yunus34erdem e çok teşekkür ederim.
Kitapta anlatılan olaylar tamamen (isimler aynı mı bilmiyorum) gerçekmiş. Bunu öğrendikten sonra kitabı okurken daha duygu yüklü okudum. Uğur, Tokat’a üniversite için gider ancak hesap edemediği şeyler olur. Ben burada yaşayamam derken Zülal’i görür ve ilk gördüğü anda aşık olur. Zülal’i her gördüğünde dili tutulur konuşamaz. Birkaç ay sonra açılmaya karar verir. Zülal’e aşkını ilan ettiğinde ise Zülal onu tersler. Uğur Zülal’e şiirler yazmaya başlar ve sosyal medyada paylaşmaya başlar. Ve daha neler neler. Uğur’un Zülal’e yazdığı şiirlerin bir kısmını bizde kitapta okuyoruz. Kitabı okurken Zülal’e çok sinirlendim ama sonra neden böyle yaptığını anladım. Bu sefer başkasına sinirlendim. Ama çok da sevdim kitabı.
Bence saçma sapan aşk romanları okuyacağımıza böyle aşkları okuyalım. Arkadaşıma bu kitabı illa okuyacaksın diye direttim.  Ayrıca kitabın çekilişini de yapmayı çok istiyorum. Aranızdan birkaç kişiye vermek istiyorum.

Kitaba Puanım 4.5/5 ⭐⭐⭐⭐

Kitap Yorumu: Sığnak Kuşu - Caner Özçelik



Yazar: Caner Özçelik
Yayın Evi: Sokak Kitap Yayınları
Sayfa Sayısı: 80

Arka Kapak Yazısı
Yağmur yağacağı inceliği, sözünde arar.




Benim Yorumum

SANRI

Açılmaz kilitlerle sandığım

Yürek evimde bir sanrısın şimdi

Dağılmasın, bir arada kalsın diye

Sakladığım

Ama kırıldı tüm kapıları

Açılmıyor bir yere varlığın

Bir kalabalık oldun nasılsa

Tüm sokaklarında şehrimin

Sabırla oynadığı oyunun

Kadifeden perdesiydi ellerin

Sona gelmiştin de gidiyordun

Boşlukta kalmıştı ellerim



Ben ellerim darmadağın

Ben gözlerim darmadağın

Ben kelimlerin

Ben yıkık kentlerin ve ben

Aslında ne çok sen olacağını

O zaman anladım

Ama vakit geç

Kuşlar göç

Zaman darmadağın

Kitap Yorumu: Şizofren - Emre Timur





Yazar: Emre Timur
Yayın Evi: Az Kitap
Sayfa Sayısı: 248 

Arka Kapak Yazısı
Şizofreni, “genetik ve çevresel sebeplerle ortaya çıkan bir psikiyatrik bozukluktur” diye tanımlanır. Peki, bu tanım, şizofreni denen cehennemi yaşayan kişinin, öznel deneyimlerini özetliyor mu? Yoksa bu kâbusu fazla mı hafife alıyoruz? Hizipleşmiş, bölünmüş bir çağda, bir “deli” olarak yaşamak ve hayata tutunmaya çalışmak nedir? Ve diğer ötekileştirilmişlerle birlikte bir akıl hastanesinde     ömür törpülemek…
Bu kitap, Türkiye’de akıl hastalıklarını ilaçla tedavinin yavaşça yayılmaya başladığı bir dönemde, yaşanmış pek çok öyküden ilham alınarak yazılmış bir otobiyografik romandır.
12 Eylül döneminin kanlı soğuğunda, aşkın, deliliğin ve ihtilalin gölgesinde hayata tutunmaya çalışan bir “öteki”nin, bir şizofreni hastasının kendi ağzından, hastalığı yenme öyküsü...



Benim Yorumum
Kitabı tarafıma imzalı olarak gönderen @mimar.emre.timur a çok teşekkür ederim.
Kitabı çıktığı günden itibaren merak ediyordum. Bu merakımda yersiz değilmiş. Kitabı çok beğendim. Her ne kadar bazı yerlerinde sıkılsam da çok güzeldi. Konu çok güzel işlenmişti.
Kitap 12 Eylül zamanında geçiyor. Bu da kitaba olan sempatimi daha da artırdı. Bir adamın yaşadığı olayları, yavaş yavaş nasıl şizofren olduğunu okuyoruz. Sırf rüyalarında kabus görüyor, gece bağırarak uyanıyor diye şizofreni tanısı koymak ne denli uygun? Bir de şu var tabi suç mu işledin hapishanede yer yok, e o zaman buyur akıl hastanesine. Akıl hastanelerinde hastalara yapılan eziyetler anlatılıyor. Akıl hastanesine hastaları iyileştirmek için değil de öldürmek için almışlar gibi geldi. Nasıl olsa hepsi ya sağcı ya da solcu. Ölseler bir şey olmaz zihniyeti var gibi geldi. Kitabı okurken çok üzüldüm, çok kırıldım ve dua ettim. Şuan ki akıl hastaneleri inşallah böyle değildir.
Kitaba Puanım 4.5/5 ⭐⭐⭐⭐

Kitap Yorumu: Güz Fotoğrafçısı - Caner Özçelik



Yazar: Caner Özçelik
Yayın Evi: Sokak Kitapları Yayınları
Sayfa Sayısı: 80

Arka Kapak Yazısı
‘’Ben öldürdüm onu. Vitrin camından kırılıp içeri dökülen gün sarısı saçlarının örgüsünden tutup astım. Hiç ses çıkarmadı, gülüyordu üstelik. Babası da izledi bunu hem. Onu ben öldürdüm, bu apaçık. Nasıl anlatayım bunu sana? Daha başka söylemeye dilim varmıyor.’’
(Tanıtım Bülteninden)




Benim Yorumum
Selam! Yeni bir yorum ile geldim. Öncelikle bana bu kitabı ve diğer kitaplarını ulaştıran @ozcelik.caner e çok teşekkür ederim.
Yazarın okuduğum ikinci kitabıydı ve diğer kitaba oranla daha çok sevdim. Bir konuda hayal kırıklığına uğradım. Sanırım SPOİLER vereceğim (aslında spoiler de sayılmaz). Kitabın arka kapak yazısını okuyunca kitabın cinayet romanı olduğunu düşündüm ama öyle değilmiş. Baya hayal kırıklığına uğradım.
Kitabı okurken bazı olayları çözümlemekte baya zorlansam da yazarın dilini beğendim.
Kitaba Puanım 4/5 ⭐⭐⭐⭐

Kitap Yorumu: Kırıl Kabuk - Caner Özçelik



Yazar: Caner Özçelik
Yayın Evi: Sokak Kitapları Yayınları
Sayfa Sayısı: 80

Arka Kapak Yazısı
Bilmem ben buralara nereden geldim. Kabuğum benim. Onulmak bilmez asil yaram. Ve benim en işlek en işlevsel parçam. Sen ki beni taşıyıp götürürsün gideceğim yere ama sana araçsın diyemem. Sen ki korur kollarsın ama sana canımı emanet edemem. Sen ki yorulursun, bitap düşersin, hasta eder hasta olursun, sen ki bitmek bilmez sıkıntılarınla, dokunduğun her şeye aldığın tavrın, gösterdiğin tepkinle, sen ki düşe kalka bu koşuşturmacada beni nihayete vardıransın. Seni ne tam severim ne senden tam geçerim. Sana bakarım da beğenemem.
Senden içeri bakmama izin ver.
Senden içeri bakmalarına izin ver.
Kırıl kabuk, çözül düğüm, bu benim kendimde gördüğüm dıştan parlamak değil, içimden gelen ateş. Saçıl, göster kendini, küçük bir yarıktan atıl üzerine, kim ki sana yakın gelir kabuğunun o kırık yerinden süzülen ışığıyla. Karış kabuk, kendin gördüğüne.
(Tanıtım Bülteninden)


Benim Yorumum
Selam! Öncelikle bana bu kitabı ve diğer kitaplarını ulaştıran @ozcelik.caner e çok teşekkür ederim.
Deneme türünde yazılmış bir kitap. Ben deneme türünü okuyamıyorum. Bunu daha öncede keşfetmiştim ama bu kitapla ‘artık deneme okumayacağım’ dedim. 
Kitap kısa kısa bölümlerden oluşuyor. Yazar kelimeleri öyle kullanmış ki sizi düşündürüyor. Okurken sindire sindire okumanız lazım. Deneme türünü seviyorsanız bir şans vermelisiniz bence. 
Kitaba Puanım 3/5⭐⭐⭐


11 Haziran 2018 Pazartesi

Kitap Yorumu: Fıkroman - Hasan Basri Şenel


Yazar: Hasan Basri Şenel 
Yayın Evi: 44 Yayınları
Sayfa Sayısı: 270

Arka Kapak Yazısı
Muzip muzip gülerek çıktı kürsüye ve arka taraflarda oturan ailesine de göz kırpmayı ihmaletmedi.
“Benim Tahir dayum, İstanbul’da polis memurudur” diye başladı ödevini okumaya. “Bir gece yarısı nöbetçi iken, karakolun telefonu çalar. Açar telefonu Tahir dayum. Karşıdaki ses şöyle demektedur:
‘İiiiyi aaaakşamlar. Biiiiiir iiiiihbarım ooooolacaktu.’
‘Buyrun’ der Tahir Dayum.
‘Buuuuu… Burada ööööölü biiiir aaaat vaaar.’
‘Adresi verun, hemen alduralum beyefendi.’
‘Maaaaa… Maaaaaaaaa.’
‘Maslak’
‘Haaaaayır. Maaaaaaa. Maaaaaaaa’
Tahir dayum sinirlenur adama:
‘Yeter be kardeşum, konuşmayı öğren öyle ara’ deyup telefonu kapatur.
Daha bir dakika geçmeden telefon yine çalar. Karşudaki ses:
‘İiiiyi aaaakşamlar. Biiiiiir iiiiihbarım ooooolacaktu’ der.
‘Dinliyorum.’
‘Buuuuu... Burada ööööölü biiiir aaaat vaaar.’
‘Tamam, beyefendu, adresu verun aldıralum da.’
‘Maaaaa… . Maaaaaaaaa.’
‘Maslak’
‘Haaaaayır. Maaaaaaa. Maaaaaaaa’
Tahir dayum yine kızar ve kapatur telefonu. Aradan tam üç saat geçer, telefon tekrar çalar. Tahir dayum açar telefonu. Karşudaki ses:
‘Biiiir ihhhhhh.’ derken Tahir dayum.
‘Biliyorum bir ihbarda bulunacaksunuz’ der.
‘Buuuu.’
‘Tamam, orada ölü bir at var, adresi ver be kardeşum.’
‘Maaaaaa…’
‘Maslak?’
‘Eeeeeevet. Eeeeeeevet de, ööööölü aaaatı Maaaaaaaaslak’a geeeeeeeetirene kaaaaaaadar aaaaaaanam aaaaağladı beee.’


Benim Yorumum
Selam! Hasan Basri benim sevdiğim yazarlardan biri. Üç kitabını okudum ve çok sevmiştim. Hepsinde ayrı ayrı mesajlar yer alıyor. Ancak okuduğum dördüncü kitabını beğenemedim. Yazar boşta kalmış yazmak için yazmış bence.
Kitapta Karadeniz’e atanan bir öğretmenimiz var. Bu öğretmen öğrencileriyle bir etkinlik düzenliyor. Bu etkinlikte çocuklar yaşadıkları anıları anlatıyor. Karadeniz ya hani bol fıkralı oluyor. Herkes gülüyor, eğleniyor. Sonra diyorlar ki biz büyüklerde yapalım. Köyün erkekleri kahvehanede oturup başlıyorlar anlatmaya.
Sürekli fıkra fıkra canıma tak etti. Çoğu bildiğimiz fıkralardan oluşuyor. Temel, İdris ve Dursun üçlüsü hiç eksik olmuyor zaten. Kitap boyunca bir iki fıkra hariç sürekli somurttum. Bir olay bekledim olmadı. Okurken çok sıkıldım.
Kitaba Puanım 3/5 ⭐⭐⭐



Kitap Yorumu: Kitap Hırsızı - Markus Zusak



Orijinal Adı: The Book Thief
Yazar: Markus Zusak
Yayın Evi: Martı Yayınları
Sayfa Sayısı: 574

Arka Kapak Yazısı
"Yılın en çok beklenen kitabı. Olağanüstü... gerçekten muhteşem!"
-Publishers Weekly-

"Merak uyandıran, hayat dolu ve son derece ustalıkla yazılmış, nefes kesen bir roman; aynı zamanda harikulade ve sürükleyici."
-The Guardian-

Ödüllü yazar Markus Zusak'ın akıllara kazınacak kadar etkileyici ve şiirsel bir dille yazdığı bu roman, okuyucuya sunulan benzersiz bir hediye gibi...
"Hayatınızı böylesine derinden etkileyen başka bir kitaba daha rastlamamışsınızdır. Muhteşem!"
-GoodReads-

"Bu unutulmaz hikâye kalbinizi çalacak!"
-The New York Times-

"Güzel, felsefi bir yanı da bulunan sürükleyici bir roman...
Herkes okumalı!"
-Kirkus Reviews-

"Markus Zusak, zorlu bir konuyu ustalıkla anlatarak gerçek bir başarı yakalamış. Olağanüstü... tek kelimeyle harika bir kitap."
-The Wall Street Journal-
(Tanıtım Bülteninden)



Benim Yorumum
Selam! Yeni bir yorumla geldim. Uzun zamandır yorum paylaşamıyordum. Buna artık bir dur dedim ve Mayıs ayından kalan kitapların yorumunu girmeye başladım.
Kitap Hırsızı’ na birkaç yıl önce başlamıştım ancak pek sarmadığı için okumayı bırakmıştım. Sonra @bikedibikitap Eda ablanın videosunu görünce tekrardan bir deneyeyim dedim.
Kitap II. Dünya Savaşı sırasında Almanya'da geçiyor ve küçük kitap hırsızı Liesel ve onun yaşadığı Himmel sokağındaki diğer insanların hikayesini konu alıyor. Bence kitabı çekici kılan şey anlatıcının ölüm olmasıydı.
Nazi dönemini baya merak ettim. Çok katı kuralları varmış sanırım. İnsanı insan olduğu için değil de ırkına, dinine göre seviyorlar. Nasıl bir düşünce tarzı içindelerdi anlamadım.
Kitaba Puanım 4/5 ⭐⭐⭐⭐

19 Mayıs 2018 Cumartesi

Kitap Yorumu: Yaşatmaya Ölmek - Hasan Basri Şenel


Yazar: Hasan Basri Şenel 
Yayın Evi: 44 Yayınları
Sayfa Sayısı: 316 
Arka Kapak Yazısı
“Yağmurun şiddetlendiği sırada, istem dışı birkaç hareket yapan ve vücuda sürekli titreyen Mecnun’un, yağmurun durması ve bulutların dağılması ile birlikte sakinleştiği görüldü. Artık hiçbir şeye tepki vermez olmuştu. En çok istediği şey, sonunda başına gelmişti işte.
Yaşatmaya ölüyordu.“




Benim Yorumum
Herkese Merhaba! Çok sevdiğim bir yazarın kitabıyla geldim. Hasan Basri Şenel ile tanışmam geçen sene olmuştu. Fuarda çalışan kız kitaplarını çok anlattı ben de ayıp olmasın diye bir tane kitabını almıştım. Kitabı okuduktan sonra fuara gidip kalan üç kitabını daha almıştım.
Kitap kurgu diye biliyorum. Ama ister kurgu olsun ister olmasın Ankara Ulucanlar Cezaevini her ziyaretimde bu kitabı hatırlayacağım. Orası artık benim için daha da önemi büyük hale geldi.
Kitap idamlık bir mahkumu anlatıyor. Bir yandan da farklı kişilerin hayatlarından kesit var. Kitabın sonunda hepsi bir araya geliyor. Organ bağışının ne kadar önemli olduğuna vurgu yapılıyor kitapta.
Bir kadavranın organları birçok kişinin sağlığını geri kazanmasını sağlayabilir. Organ bağışında bulunmak istiyordum zaten ancak bu kitabı okuduktan sonra kesin bir şekilde organ bağışı yapmaya karar verdim.
Kitaba Puanım 4.5/5 ⭐⭐⭐⭐


Kitap Yorumu: Ay Işığı Sokağı - Stefan Zweig

Orijinal Adı: Twilight & Moonbeam Alley
Yazar: Stefan Zweig
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 80

Arka Kapak Yazısı
Fransa’nın bir liman kentinin denizci mahallesinde gezinirken duyduğu arya söyleyen sesi izleyerek tanımadığı insanların marazi hayatlarına dalan bir gezgin; patronuna kölece bağlılığı yüzünden korkunç bir eyleme sürüklenen karanlık, itici ve yabani bir hizmetçi; 1810 yılında İspanya’daki savaşta yaralanan, düşman bir ülkede amansız bir hayatta kalma mücadelesine girişen bir Fransız albay; 1918 yılının bir yaz gecesi Leman gölünde bulunup kurtarılan, ancak sonra yüreğini kavuran yurt özlemine yenik düşen bir Rus savaş esiri; yaşıtları üniversiteye giderken hâlâ liseye devam eden avare bir gencin öğretmeninin otoritesine isyan ettikten sonra ödediği ağır bedel. Zweig bu öykülerde insanı insanlıktan çıkarıp en uç noktalara sürükleyen deneyimlerin izini sürerken, okuru da ister istemez karakterlerinin ruh çalkantılarının içine çekiyor…
(Tanıtım Bülteninden)

Benim Yorumum
Herkese Merhaba! Biz #ankaralibookstagramlar olarak 20 Mayıs’ta buluşacağız. Buluşma için seçtiğimiz kitap ise Zweig’ın Ay Işığı Sokağı kitabı.
Stefan Zweig’ın kitaplarını seven ama karamsar bir havası olduğu için kitaplarını zor okuduğum bir yazardır. Şuana kadar okuduğum Zweig kitaplarından daha da karamsar bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Kitabın içinde birbirinden bağımsız beş öykü var. Hepsi de birbirinden iç karartıcı. Hepsi kötü sonla bitiyor. İçlerinden en beğendiğim Leporella’ydı.
Eğer hiç Zweig okumamışsanız ilk okuyacağınız kitap Ay Işığı Sokağı olmasın.
Kitaba Puanım 3/5 ⭐⭐⭐


17 Mayıs 2018 Perşembe

Kitap Yorumu: Tanrı ve Canavarların Düşleri - Laini Taylor

Orijinal Adı: Dreams of Gods and Monsters (Daughter of Smoke & Bone #3)
Yazar: Laini Taylor
Yayın Evi: Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 652

Arka Kapak Yazısı
Bir varmış bir yokmuş, Bir melekle bir şeytan ellerini yüreklerine bastırmış ve kıyameti başlatmış.
İki dünya amansız bir savaşın eşiğinde. Karou, Kimera isyanının başına geçiyor ve gelecek, artık tamamen onun ellerinde. Peki ufukta daha da büyük tehlikeler belirirken Karou ve Akiva, tanrı ve canavarlara direnecek kadar güçlü kalabilecek mi?
“Dikkat! Bu seri yoğun fantastik yetenek içerir!” 
-Los Angeles Times-
(Tanıtım Bülteninden)




Benim Yorumum
Bir seriyi daha bitirdim. Serinin ilk kitabı olan Duman ve Kemiğin Kızı’nı sevmiştim. Hatta diğer kitaplarını da baya merak ediyordum. İkinci kitabı da biraz iyiydi ama son kitap fazla uzatılmıştı sanki. 650 sayfalık bir kitabın sadece 300 sayfası akıcıydı diyebilirim. Kitabı okurken baya sıkıldım. Kitabı okurken ‘ben bunu zaten biliyordum’ deyip durdum. İkinci kitap öyle bir yerde bitti ki üçüncü kitaba büyük beklentilerle başlamıştım. Ve beklentilerimi karşılayamadı ne yazık ki.

Kitaba Puanım 3.5/5 ⭐⭐⭐

10 Mayıs 2018 Perşembe

Kitap Yorumu: İkincisi Masallarda Olur - Vahid Yıldırım


Yazar: Vahid Yıldırım
Yayın Evi: Tilki Kitap
Sayfa Sayısı: 83

Arka Kapak Yazısı

Dünya sessizliğinde kaybolduğunda, herkes anlayacak senin söylediklerini. Asi bir rüzgâr seni alıp götürdüğünde, seni tanımayanlar, kâşif bir gezgin misali seni anlatacaklar. Çünkü sen, okuyarak ilerliyorsun yolunda. Esasında sen, hayallerin için bir asır açmışsın kucağında. Sonunda nerede olman gerektiğini de bırak, hayallerin karar versin. Sen, yürüyüp geçerken, bu kitabı eline almak için durdun. Artık ilerlediğin yolda sana anlatılacak bu hikâye. Her nereye gidersen git, yalnızca kendini bulabildiğin ve yüreğinle olabildiğin yerde mutlu olman dileğiyle... 

(Tanıtım Bülteninden)


Benim Yorumum

Selam! Yeni bir yorumla geldim. Kitap deneme türünde yazılmış. Bu zamana kadar hiç deneme okumadığım için biraz yadırgadım. Daha çok öyküye benzettim. Biraz araştırdığımda denemenin birçok türe yakın olduğunu gördüm. Benim deneme türünde okuduğum ilk kitap oldu.

Kitap kısaydı. 83 sayfa çabucak bitti. Bölümler kısa kısa ve bu kitabın daha çabuk okunmamı sağladı. Çok güzel yazılar vardı. Bazılarında çok etkilendim. Hele ki bir bölüm vardı. İçinde kendimi buldum. Bir de kitabı okurken yazılanların hepsi gerçekmiş gibi geldi. Belki de gerçektir bilmiyorum. Bu düşünceyle okuyunca daha bir keyif aldım diye bilirim.

Kitaba Puanım 4/5 ⭐⭐⭐⭐


6 Mayıs 2018 Pazar

Kitap Yorumu: Alaycı Kuş - Suzanne Collins



Orijinal Adı: Mockingjay (The Hunger Games #3) 
Yazar: Suzanne Collins
Yayın Evi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 416

Arka Kapak Yazısı
AÇLIK OYUNLARI’NIN NEFESİNİZİ KESECEK 3. KİTABI
Bütün engellere rağmen, Katniss Everdeen Açlık Oyunları’ndan iki kez sağ çıkmıştır. Ama şimdi kanlı arenadan sağ çıkmayı başardığı halde hâlâ güvende değildir. Capitol kızgındır. Capitol rövanş istemektedir. Uğradıkları bozgunun bedelini ödetmek istedikleri kişi kimdir? Katniss. Daha da beteri, Başkan Snow başka hiç kimsenin de güvende olmadığını açıkça belirtmiştir. Ne Katniss’in ailesi, ne arkadaşları, ne de 12. Mıntıka halkı. Suzanne Collins’in gerilim romanı Açlık Oyunları üçlemesinin bu güçlü ve heyecan verici finali yılın en çok sözü edilen kitabı olmayı vaat ediyor.

"En heyecanlı yerinde kesilen mükemmel kitap okurları üçüncü cilt için feryat ederken bırakacak."
– Kirkus reviews

"Edward’ı ya da Jacob’u unutun... okurlar taraf tutacak: Peeta mı, yoksa Gale mi?"
– Publishers Weekly

“Katniss ustalıkla öldürürken, Collins vurucu yeteneğiyle yazıyor.”
– Time dergisi

"Kusursuz ilerleme hızı ve heyecan verici bir dünyanın inşa edilmesi."
– Booklist

"Ardında yeterince yanıtlanmamış soru bırakarak okurları kıvrandırıp ümitsizce bir sonraki bölümü beklemelerini sağlıyor."
– School Library Journal



Benim Yorumum
Herkese merhaba! Açlık Oyunları’nın üçüncü kitabının yorumuyla geldim. Kitap MUH-TE-ŞEM-Dİ. Okurken biraz kalbim kırıktı. Spoiler olur mu bilmiyorum ama çok kişi öldü be. Her ölen kişiyle birlikte bende ağladım. 😭 Ölmeselerdi iyiydi. Kitabın sonu güzeldi. Herkesten nefret ettim. Özellikle de Başkan Coin’den.😡 Kitabı okuyanlar neden olduğunu bileceklerdir. Kitapta çok fazla heyecan, macera ve ölüm vardı. Kitabın konusundan bahsetmeyeceğim. Ne dersem spoiler olacak. Bu seriyi mutlaka okuyun, okutturun.
Kitaba Puanım 5/5 ⭐⭐⭐⭐⭐

1 Mayıs 2018 Salı

Kitap Yorumu: Ateşi Yakalamak - Suzanne Collins


Orijinal Adı: Catching Fire (The Hunger Games #2)
Yazar: Suzanne Collins
Yayın Evi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 408

Arka Kapak Yazısı
CAPITOL MUTSUZ, HUZURSUZLUK ARTIYOR, ATEŞLE DANS EDEN KIZ BİR KIVILCIM YAKTI, YERİN ALTINDAN YÜKSELEN İSYAN ŞİMDİ PATLAMA NOKTASINDA!

KIVILCIMLAR PARLIYOR, ALEVLER YAYILIYOR VE CAPITOL İNTİKAM İSTİYOR.

“Açlık Oyunları Serisi, insanı meraktan çatlatan, gerilim dolu, müthiş akıcı ve inanılmaz sarsıcı… Elimden bir türlü bırakamadım. Bağımlısı oldum!”
-Stephen King

Sabırsızlıkla çıkmasını beklediğim fenomen kitap Açlık Oyunları’nın devamı olan Ateşi Yakalamak kitabını erkenden okuma fırsatı buldum.. Benim yüksek beklentilerimi haklı çıkartmakla kalmamakla birlikte bunun çok üstüne çıktı. Bu kitap Açlık Oyunları kadar heyecanlı fakat daha bir yürek burkucu çünkü zaten karakterleri tanıyorsunuz, zaten onlarla birlikte zorluklara göğüs germiştiniz. Suzanne hikayenin gerçekleştiği yerleri ummadığım yerlere taşımış ve o bu çok zor yerleri seçmekten hiç çekinmemiş. Olağanüstü. Bu kitabı okurken uykunuzu erteleyeceksiniz. Çıktığı andan itibaren listeleri altüst edecek. Tavsiyem o sabah için hazırlanın ve takviminizi ona göre ayarlayın.
-Stephenie Meyer

“Zekice kurgulanmış ve çok akıcı bir kitap… Büyüleyici.”
-John Green

“Bilimkurgu, heyecan, gerilim ve aşkın muhteşem bir karışımı.”
-USA Today

“Nefes Kesiyor”
Publisher Weekly
“Aksiyon, Entrika, Aşk. Kesinlikle mükemmel.”
Kirkus Reviews



Benim Yorumum
Herkese merhaba! Açlık Oyunları’nın ikinci kitabı olan Ateşi Yakalamak’ın yorumuyla geldim. Kitap birinci kitaptan daha güzeldi diyebilirim. Daha etkileyiciydi. Diyaloglar daha bir güzeldi sanki. Kitabın sonu güzeldi ancak gereksiz uzatılmıştı. Sonu 5-6 sayfa öncesinden bitseydi daha etkili olurdu diye düşünüyorum. Tek beğenemediğim yanı o oldu.
Kitabın konusundan bahsetmeyeceğim. Çünkü ilk kitabı okumamış biri spoiler yiyebilir. Bunu hiç istemem. Sadece ilk kitaptan daha heyecanlı olduğunu söyleyebilirim.
Kitaba Puanım 4.5/5 ⭐⭐⭐⭐


25 Nisan 2018 Çarşamba

Kitap Yorumu: Artemis - Andy Weir



Orijinal Adı: Artemis
Yazar: Andy Weir
Yayın Evi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 368

Arka Kapak Yazısı
Goodreads okurlarına göre 2017'nin en iyi bilimkurgu romanı.
Son yılların en iyi bilimkurgu romanlarından biri olan Marslı'nın yazarı Andy Weir'dan yepyeni, soluk soluğa bir kitap!
Jazz Bashara hiçbir zaman kahramanlık peşinde koşmamıştı. Tek isteği zengin olmaktı.
Artemis… Ay'daki tek şehir. Eğer çok zengin değilsen ya da bir turist olarak ziyaret etmiyorsan Ay ve Artemis, tabiri caizse "zalim bir sevgilidir".
Haliyle hayatta kalmak için ufak tefek kaçakçılıklar yapmak pek de beklenmedik bir şey değil. Özellikle de çok borcun varsa ve alın terin bu borçları
kapamaya yetmiyorsa.
Ek iş olarak kaçakçılık yapan Jazz'in hayatı da karşısına reddedemeyeceği bir teklif çıkınca tamamen değişir. Küçük bir kaçakçı olarak kalkıştığı bu
büyük sabotaj boyunu aşacak ve beklediğinin de ötesinde Jazz, tüm Artemis'in kontrolünü ele geçirmeyi ilgilendiren bir komplonun ortasında
bulacaktır kendini. Bundan sonra alması gereken risk, işe ilk girdiği zamankinden çok daha büyüktür.
Andy Weir, Marslı’da gösterdiği mühendislik, bilim ve teknoloji bilgisini Artemis’te de sergileyip yine fazlasıyla gerçekçi bir gelecek öngörüyor.

“Marslı’dan sonra isteyebileceğiniz her şey bu kitapta: zekice, eğlenceli, adrenalini yüksek, elinizden düşüremeyeceğiniz bir öykü.” 
–Ernest Cline, Başlat’ın yazarı.

“Weir imkânsızı başardı – Ay’daki bir şehirde geçen bilimkurgu noir romanıyla Marslı’yı solladı. Bu hayattan daha ne isteyebilirsiniz ki? Gidip okuyun şu kitabı.” 
–Blake Crouch, Karanlık Madde’nin yazarı.

“Heyecan verici, keskin zekâlı, adrenalin dolu bir macera… senenin en iyi bilimkurgu romanlarından biri.”
 –Booklist (starred review)





Benim Yorumum

Fuarda @erennadiraksamoglu’nun önerisiyle Artemis’i almıştım. Andy Weir’den Marslı’yı okumuştum. Her ne kadar filmi iğrenç ötesi bir şey olsa da kitaba bayılmıştım. Artemis beklentilerimin biraz altında kaldı diyebilirim. Yine de çok güzeldi.

Farklı dinden olan bazı yazarlar vardır ve bunlar hep İslam’ı kötüler. Andy Weir’in dinini bilmiyorum ama İslam’ı kötülememiş. Tamam baş karakter dinini gerektiği gibi yaşamıyor, alkol kullanıyor, çok fazla küfür ediyor. Bunların çoğunu bizde yapmıyor muyuz zaten? Biz tam anlamıyla dinimizi yaşamıyorsak buna laf etme hakkımız da yoktur. İslam’ı kötülememesi benim çok hoşuma gitti. İslam ile ilgili birkaç yerde bilgi vermiş ve bu bilgiler doğruydu.

Kitapta sevmediğim tek şey çok fazla (çok ama çok fazla) küfür vardı. Okurken çok rahatsız oldum.

Artemis Ay’da kurulan ilk ve tek şehirdir. Jazz 6 yaşından beri babasıyla birlikte Artemis’te yaşamaktadır. Jazz, Artemis’te zor geçinen, çok genç olmasına rağmen hayatından bıkmıştır. Artemis’in kargo şirketinde çalışmaktadır. Geçinebilmek için kaçakçılık yapan Jazz, bir gün reddedemeyeceği bir teklif alır. Bu iş tahmin edemeyeceği boyutlar alır.

Marslı’ dan daha heyecanlı bir kitap. Ancak benim gözümde Marslı daha iyiydi.

Kitaba Puanım 4.5/5 ⭐⭐⭐⭐