22 Mart 2018 Perşembe

Kitap Yorumu: Sevgili Bay Daniels - Brittainy C. Cherry



Orijinal Adı: Loving Mr. Daniels
Yazar: Brittainy C. Cherry
Yayın Evi: Yabancı Yayınları
Sayfa Sayısı: 328


Arka Kapak Yazısı
İlgili kişiye,
Aşkımıza yasak demek kolay, bize ruh eşi demek zordu. Bence ikisi de doğruydu. Biz yasak ruh eşleriydik.
Edgewood, Wisconsin’e geldiğimde onu bulmak gibi bir planım yoktu. Joe’nun barına girmeyi, Daniel’ın müziğinin bende böylesine duygular uyandırmasını beklemiyordum. Sesinin, acılarımı dindirebileceğini tahmin etmezdim. Mutluluğumun geri geleceğini de.
Lise son sınıfa yeni okulumda başladığımda, ona Bay Daniels diye hitap etmeye hazır değildim ama bazen hayat yanlış zamanda, doğru nedenlerle karşınıza çıkardı.
Aşk hikâyemiz sadece fiziksel yakınlıktan ibaret değildi.
Aile de vardı işin içinde, yas da. Hayatta olmakla alakalıydı. Aptalcaydı. Acı vericiydi. Kederliydi. Kahkahaydı.
Bizimdi.
Bütün bu nedenlerden dolayı da, asla Bay Daniels’ı sevdiğim için özür dilemeyecektim.
-Ashlyn Jennings-

“Size yaşam ve aşk dersleri verecek, endişe ve aşk acısı dolu bir kitap. Fakat en çok da kendinizi yalnız hissettiğinizde içinizi ısıtacağı için okunmalı. 5 yıldızlı mutluluk!”
-Maryse’s Book Blog-

“Okuduktan uzun zaman sonra bile kalbinizdeki yerini koruyacak bir hikâye. Brittainy C. Cherry muhteşem bir roman yazmış ve bundan sonra ne yazacağını sabırsızlıkla bekliyorum!”
-Aestas Book Blog-

“Sevgili Bay Daniels son derece tutkulu ve güçlü bir romandı. Asla unutamayacağım bir hikâye…”
-TotallyBooked Blog-
(Tanıtım Bülteninden)



Benim Yorumum
Bu kitabı @bikedibikitap’tan görmüştüm. Eda ablayla okuma zevklerimiz çok fazla uyuyor. Bende Eda abla beğenmiş bende okuyayım dedim. @leydilerokuyor bu hafta @yabanciyayinlari okuyormuş. Bende bu kitabı etkinlik için seçtim.
Kitap öğretmen – öğrenci ilişkisini anlatıyor. Bu tür konular benim ilgimi çekmez aslında ama Brittainy çok güzel işlemiş.
Gabby’ nin Ashlyn için hazırladığı ‘yapılacaklar listesi’ hazırlamış olması ve her maddeden sonra bir mektup olması çok hoşuma gitti. Kitaba ayrı bir hava katmış. Favori karakterim Ryan oldu. Ryan’e bayıldım. Duyguları iyi işlenmişti. Ayrıca Shakespeare’ in alıntıları kitaba daha hoş bir hava katmış. Ashlyn’ in en ufak şeye bile ağlaması beni sinir etti. Bende en ufak şeye ağlarım ve bu özelliğimden nefret ederim. Böyle bir karakter görmekte pek hoşuma gitmedi açıkçası.  
Ashlyn ve Daniel’in aşkını okuduğumuz bu kitapta bolca ölüm var. Bolca duygusallık ve aşk var. Kitabın son 50 sayfasını gözlerim dolu dolu okudum.
Şunu söylemem gerekirse, çoğu okuduğum aşk kitaplarında cinsellik daha çok ön plana çıkmış, aşk ikinci planda kalmış gibiydi. Ama bu kitapta öyle değildi. Evet, cinsellik var ama daha çok aşk ön plandaydı.
Kitaba Puanım 4/5 ⭐⭐⭐⭐

20 Mart 2018 Salı

Kitap Yorumu: Tahta At - Bahadır Yenişehirlioğlu


Yazar: Bahadır Yenişehirlioğlu
Yayın Evi: Timaş Yayınları
Sayfa Sayısı: 336

Arka Kapak Yazısı
Sinema ve televizyon ekranlarının sevilen yüzü Bahadır Yenişehirlioğlu yeni romanı TAHTA AT’la bir aile öyküsü üzerinden insanın kendi içindeki iyi ve kötüyle ilişkisini etkileyici bir biçimde anlatıyor ve TAHTA AT ile bugüne kadar kaleme aldığı en hızlı kurguyla çıkıyor okurlarının karşısına.
İnsanın kendi içindeki iyi-kötü savaşını yer yer adeta bir Musa kıssası olarak anılacak bir romanla resmediyor. Karakterleri güçlü, kurgusu sağlam ve sürprizlerle dolu bir roman…
İstanbul’un Boğaz’a nazır tepelerinden birinde görkemli bir villa; Haznedaroğlu Köşkü.
Köklü bir ailenin birkaç nesildir yaşadığı göz kamaştırıcı hayat.
Paraya, güce, statüye, delicesine âşık olduğu bir eşe ve güzel bir evlada sahip bir adam, Ekrem Bey.
Ekrem’in asil ve iyiliksever eşi, bir kadının belki de en çok istediği şey olan sevilme duygusunu sonuna kadar yaşayan Zerrin Hanım.
Ekrem Bey ve Zerrin Hanım’ın gözlerinden sakındıkları, genç ve güzel kızları Elif.
Elif’in hayatında ilk kez aşkın en masum ve güzel halini yaşadığı, yetenekli ve yakışıklı basketbolcu Bora.
Dışarıdan bakıldığında göz kamaştırıcı görünen hayatlar arkasında neler gizler?
Gün gelir buz tutmuş bir dağda bir filiz çatlatır mı bütün dağı?
Yalan nedir gerçekte?
Peki ya kötülük?
Kötünün karşısında kendini koruma refleksiyle bir an içi ağızdan çıkıveren bir söz büyüye büyüye nasıl bir kâbusa dönüşür?
Kötülüğe tutsak kalmış birini oradan ne tutup çıkarabilir? 
Rastlantı diye bir şey yoktur.
İnce bir hesap, hepsi bu…
(Tanıtım Bülteninden)


Benim Yorumum
Severek takip ettiğim Payitaht Abdülhamid dizisinde Tahsin Paşa’yı canlandıran Bahadır Bey, favori oyuncularımdan diyebilirim. Artık favori yazarlarımın da arasında kendisi. Yazarın okuduğum ilk kitabı olmasına rağmen beni kendisine bağladı. Gerçekten üstadın kalemi ayrı güzel. 
Kitap, ülkenin sayılı zenginlerinden Ekrem Haznedaroğlu, düğün gecesi babasının ölümüyle birden bambaşka bir kişiliğe bürünür. Babasının bıraktığı zenginliği, saygınlığı üstüne alırken, babasının kötülüğünü de alır. Ekrem Bey’in çok sevgili eşi Zerrin Hanım’ın Ekrem Bey’e olan aşkı, düğün gecesinden itibaren büyük bir nefrete dönüşür. Bu nefret, büyük bir yalanla büyümeye devam eder. Her şeyden habersiz olan kızları Elif, yetimhanede büyüyerek hayata tutunmaya çalışan Bora’yla aşklarını derinden yaşarlar. 
Kitabın sonunu kafamda yazmıştım. Açıkçası okuduğum bu tür kitaplarda son öyle biter. Ancak ters köşe oldum. Kitabın sonu öyle bir bitti ki kelimenin tam anlamıyla şoka girdim diyebilirim. 
Kitap ilk başlarda fazla sıkmıştı. Kitaba çok büyük bir beklentiyle başlamıştım. Hayal kırıklığına uğrar gibi oldum. Ama ilk 120-130 sayfa sonra kitap açılıyor. Beklentilerimi tam anlamıyla karşıladı diyebilirim. Yazarın diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum.

Kitaba Puanım 4/5 ⭐⭐⭐⭐


17 Mart 2018 Cumartesi

Kitap Yorumu: Gün Işığı Kızın Hayaleti - Paige McKenzie


Orijinal Adı: The Haunting of Sunshine Girl (The Haunting of Sunshine Girl #1)
Yazar: Paige McKenzie
Yayın Evi: Yabancı Yayınları
Sayfa Sayısı: 304

Arka Kapak Yazısı
500 binden fazla takipçiye sahip The Sunshine Network isimli  fenomen YouTube kanalından uyarlanan korku hikâyesi.Sunshine Griffith on altıncı yaş gününden kısa bir süre sonra annesi Kat ile güneşli Austin, Texas’tan  yağmurlu Ridgemont, Washington’a taşınır. Fakat yeni evlerine geldikleri andan itibaren dünyasının, anlam veremediği bir karanlık tarafından yutulmaya başladığını hisseder. Annesi farkında olmasa bile, Sunshine yeni evlerinde ürkütücü bir şeyin olduğunu bilmektedir. Taşınmalarını takip eden günlerde her şey gittikçe tuhaflaşır. Buz gibi bir esinti durmadan Sunshine’ı takip etmektedir. İlk gecesinde duyduğu küçük bir kızın gülüşü, sonraki günlerde ağlama seslerine dönüşür. Evine musallat olan ruhlar gittikçe korkutucu bir hal alırken Sunshine, annesinin de tehlikede olduğunu anlar. Onu ölümden de beter bir kaderden kurtarmak için önündeki sınavı geçmek zorundadır.
“Gergin, heyecan verici ve inanılmaz sürükleyici.”
-Kirkus Reviews-

“Sadece bu serinin halihazırda hayranı olanlar değil, herkes bu güçlü ama kırılgan kahramanın potansiyelini keşfetme hikâyesini öğrenmek için can atacak.”
-Booklist-
“Hikâye hızlı ve akıcı bir şekilde ilerliyor. Yazı dili zarif ve inci gibi… Gün Işığı Kızın Hayaleti’ni bitirmemek elde değil.”
-Lev Grossman, Büyücüler’in yazarı-

“İlk bölümün sonuna geldiğimde evdeki bütün ışıkları açmak zorunda kaldım.”
-Wes Craven, Çığlık filminin yapımcısı ve yaratıcısı-
 (Tanıtım Bülteninden)




Benim Yorumum
Büyük bir heyecanla başladığım kitap hayal kırıklığıyla sonuçlandı diyebilirim. Diline bir türlü alışamadım. Çünkü şimdiki zaman kullanılmış. Sırf bu yüzden bir puan kırdım kitaptan.

Kitabın konusuna gelirsek, Sunshine adında bir kızımız var. 16 yaşına girdikten sonra kendisini evlatlık edinen annesiyle birlikte Ridgemont’a taşınırlar. Sunshine evlerin de ürkütücü bir şeyler olduğunu anlar. Ancak bir türlü annesine bunu anlatamaz. Evlerinde ki ilk gece duyduğu küçük kızın gülüşleri, ilerleyen günlerde ağlamalara dönüşür.

Yeni okulunda tanıştığı Nolan, olan biteni öğrenir. Sunshine ile Nolan bu ürkütücü şeyi araştırırlar. Sunshine’ in annesi de eve musallat olan kötü ruhlardan dolayı tehlikededir.

Kitabı aldığımda açıkçası biraz korkmak için almıştım. Ama korkunun “k” si bile yoktu. Kitabı hayal kırıklığıyla bitirdim. Spoiler vermeden nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Sanırım en saçma yorumu yazdım.



Kitaba Puanım 3.5/5 ⭐⭐⭐


16 Mart 2018 Cuma

Kitap Yorumu: Cennete Kadar Yolun Var - Yunus Oran



Yazar: Yunus Oran
Yayın Evi: Genç Nesil Yayınları
Sayfa Sayısı: 208


Arka Kapak Yazısı

Hayatınızda gireceğiniz en önemli sınavları düşünün, hazırlanırken ilk yapacağınız şey çıkmış sorulara bakmaktır değil mi?
Tabii ki.
Soru tarzlarından ve konulardan yola çıkarak nasıl çalışacağınızı anlayabilirsiniz.
Ama bu sınavların en kralı bile altmış yılınızı etkiler.
Gel gelelim sınavdan sonra da rahat edemezsiniz zaten…
Bu sefer emekli olmaya çalışırsınız, ne yazık ki onun çıkmış soruları da yoktur.
Emekli olduğunuzda da sudan çıkmış balık gibi ne yapacağınızı şaşırırsınız, hem hazırlanacağınız bir sınav da olmaz.
"Yahu ahiret vardı galiba, çalışacak bir şey de yok, ben ona çalışayım bari…" dersiniz ve sınava üç gün kala bin dört yüz yılın konularını gözden geçirmeye çalışırsınız.
Peki bu sınavda ne kadar başarılı olabilirsiniz?
Sadece bir sevapla cennetteki yerinizi kaçırmak istemiyorsanız, sınava doğru zamanlamayla, düzgün programlarla, günlük çalışmanız şarttır.
"Tamam da canım, benim bu ders hakkında hiçbir bilgim yok!" diyorsanız müjde!
Sınavdaki sorular tek kitaptan soruluyor.
Ve her sınavda aynı sorular...
Kitapsa bin dört yüz yıldır yayında...
(Tanıtım Bülteninden)



Benim Yorumum

Hayalhanem, Sözler Köşkü vb. kuruluşların kitaplar çıkarmaya başladığını görmüşsünüzdür. Bu kitaplar İslam’ı anlatmak için yazılan kitaplardır.

Konusu, Allah’ın varlığının ispatları. Eğer sizin de kafanızda sorular varsa bu sorulara cevap olacak nitelikte. Ateizm’i çökertecek kuramlar ve örnekler var içinde. Namazdan ve cennetten de çokça bahsediliyor. Kitabın içinde Risale-i Nur’dan bolca alıntı vardı.

Kitabı beğendim ancak bu tür kitapları zor okuyorum. Çabuk sıkılıyorum. Bahsettiğim kuruluşlar hep aynı konu üzerinde kitap çıkartmışlar ve insan istemsiz olarak “Bu konuları öğrendik tamam, başka konulara geçin.” diyor artık. Kitabı okurken sıkıldım evet, ama içinde çokta güzel bilgiler vardı.



Kitaba Puanım 4/5 ⭐⭐⭐⭐

Kitap Yorumu: Duman ve Kemiğin Kızı - Laini Taylor


Orijinal Adı: Daughter of Smoke and Bone (Daughter of Smoke & Bone #1)
Yazar: Laini Taylor
Yayın Evi: Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 444 
Arka Kapak Yazısı
Bir zamanlar, şeytanın ininde yerde tüylerle oynayan küçük ve masum bir kızdı.
O, artık masum değil…
Bir varmış bir yokmuş, bir Melek’le şeytan birbirlerine âşık olmuş
Ve hikâyenin sonu hiç iyi bitmemiş.
(Tanıtım Bülteninden)


Benim Yorumum
Seriyi 2 yıl önce almıştım. Elim kitaba bir türlü gitmiyordu. Buna dur dedim ve kitabı okudum. Fantastik kitapları seven ama bir türlü fantastik kitap alıp okuyan bir insan değilim. Evet, seviyorum ama okumuyorum. Bu kitapta benim ikinci okuduğum fantastik seri olacak.
Daha önce okumadığıma pişman olduğum bir kitap oldu. 444 sayfa nasıl okundu anlamadım. Olaylar biraz fazla olsa daha güzel olurdu diye düşünüyorum.
Esas kızımız Karou iki hayatta da var olmaya çalışıyor. Normal insanların dünyasında -Prag'da- bir güzel sanatlar öğrencisi, mavi saçları, dövmeleri ve tuhaf kolyesiyle dikkat çeken ama ortadan sıklıkla kaybolmasıyla gizemli bir hava yayan bir kız. Tek ve en yakın arkadaşı Zuzana, eski erkek arkadaşı olan Kaz, hayatında sürekli yer alıyorlar.
İkinci hayatı, bebekliğinden beri onu büyüten Kimeralar’la birlikte geçiyor. Brimstone’un açtığı geçitler sayesinde, iki hayatı arasında yolculuk yapabiliyor. Brimstone için dişler çok önemli ve Karou Brimstone için dünyanın her yerinden dişler topluyor. Brimstone ise bunun karşılığında Karou’ya dilekçikler veriyor. Verdiği dilekçikler sayesinde küçük dileklerde bulunabiliyor. Brimstone’un bu dişlerle ne yaptığı hakkında tek bir fikri yok.
Brimstone’un açtığı geçit kapılarında yanık el izleri bulunuyor ve her geçen gün sayıları artıyor. Brimstone'nun görevlerinden birinde olan Karou meleklerden biriyle karşılaşıyor ve canını zor kurtarıyor. Kendisi hakkında bilinmezlikleri varken bir de melekler çıkmıştı ortaya.
Bu meleğimizin adı Akiva. Göreviyse her bir meleğin nefret ettiği Kimera ırkını ortadan kaldırmak. Akiva, görev başındayken Karou'yu görüyor ve kız onda büyük bir merak uyandırıyor, bir süre onu izliyor ve Brimstone için diş topladığını gördüğünde düşmanı olduğunu anlıyor. Ancak bu ona yanlış geliyor, Karou böyle bir kötülüğü yapamayacak kadar masum geliyor ona. Karou ile karşılaşmalarında Karou’nun canını kurtarmasına izin veriyor. Kısmen masum olduğunu düşündüğünden kısmen de ona bir şekilde tanıdık gelmesinden. Aynı şekilde Karou'da Akiva'yı tanıdığı hissine kapılıyor.
İkinci ve üçüncü kitabı da bu ay içinde okuyacağım kitaplar arasında.


Kitaba Puanım 4.5/5 ⭐⭐⭐⭐


14 Mart 2018 Çarşamba

Kitap Yorumu: Medine Müdafaası - İsmail Bilgin


Yazar: İsmail Bilgin
Yayın Evi: Timaş Yayınları
Sayfa Sayısı: 304
Arka Kapak Yazısı
"Evlatlarım!
Bir söz verdik. 'Kutsal şehri isyancılara vermeyeceğiz' diyerek. Elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Ta ki son mermi, son er ve son kana dek... Bu azim, bu kararlılık bize dayanma gücü verecektir. Bunu hiç unutmayın! Ümitsiz olmayınız.

Bakın, bayrağımıza iyi bakın. Herhangi bir bayrak değildir o. Şu an devletimizin düşen birçok kalesi var. Ele geçirilen birçok şehri var. Ama burası son kaledir. Devletimizin son direnme noktasıdır. Belki bizim bu gayretimiz diğerlerine de örnek olursa, her yerde ittifak etmiş düşmanlara, yedi düvele karşı koyarız!...

Fahrettin Paşa
...
Birinci Dünya Savaşı’nda askerimiz birçok cephede çarpıştı. Bu çarpışanlardan bazıları da Medine’deydi. Etrafları kuşatılmıştı. Yokluk içindeydiler. Ancak onlar ellerinden geleni sonuna dek yapmak için kararlı ve azimliydiler... Çamurlu su içtiler, hurma çekirdeklerinden ekmek yaptılar. En önemlisi çekirge yediler... Sadece düşmanla değil, açlıkla, susuzlukla ve sıcakla da çarpıştılar.

Medine Müdafaası / Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa, işte bu kahraman askerleri ve bin bir zorluk içinde görevini hakkıyla yapmaya çalışan Fahrettin Paşayı anlatmak için kaleme alınmıştır.

Bu kitap; okurları tarihimizin acılarla dolu bir sayfasına, cesur, inançlı, şerefine düşkün, görevine sadık, bayrağına, vatanına, milletine bağlı askerlerin verdiği mücadeleye tanıklığa davet eden bir fedakârlık öyküsüdür...




Benim Yorumum
Medine’yi savunması için görevlendiren Fahreddin Paşa’nın ve Türk askerinin destanını anlatan bu kitap tek kelime ile muhteşemdi. Her türlü zorluğa cesurca, inançla, kahramanca direnen Mehmetçiklerimizin hikayesini anlatıyor. Açlığa, susuzluğa dayanmışlar, çekirge yemişlerdir. Ancak yine de Medine’yi vermemek için direnmişlerdir.
Kitap tarihi roman olduğu için kolay okunuyor. Ancak ne kadar kolay okunduğu size kalmış bir şey. Okurken Mehmetçiklerimizin yaşadıkları olaylar kolay sindirilebilecek bir şey değil. Adeta kan donduracak cinsten. Fahreddin Paşa tüm Türk halkına, hatta dünyaya örnek bir adam!

Kitaba Puanım 5/5 ⭐⭐⭐⭐⭐

13 Mart 2018 Salı

Kitap Yorumu: Kırık Dökük - Dawn Barker



Orijinal Adı: Fractured
Yazar: Dawn Barker
Yayın Evi: Yabancı Yayınları
Sayfa Sayısı: 408


Arka Kapak Yazısı

Bu etkileyici ve duygusal çıkış romanı sadece psikolojik bir gerilim olmakla kalmıyor, aynı zamanda yeni anne olmuş bir kadının en büyük korkusunu tüylerinizi ürpertecek bir gerçeklikle gözler önüne seriyor.

Tony endişeliydi. Eşi Anna yeni doğan bebekleriyle pek başa çıkamıyordu. Anna bir bebek sahibi olmayı öyle çok istiyordu ki, Jack doğduğunda, hastaneden eve bir aile olarak dönmek ikisini de çok mutlu etmişti. Tüm bunların sadece altı hafta önce olduğuna inanmak zordu.

Fakat Anna o zamandan beri kendisi gibi değildi. Bir an ağlarken bir sonraki anda fazlasıyla iyimser bir hal alıyordu. Tony bunun yeni doğan bir bebekle başa çıkmaya çalışırken normal olduğunu, Anna'nın bu yeni duruma alışmaya çalıştığını düşünmüştü. Kendisi işiyle meşguldü ve zamanla her şeyin düzeleceğine emindi. Fakat işler hiç de öyle olmadı. Şimdi Anna ve Jack kayıptı. Ve Tony bir şeylerin fazlasıyla yanlış olduğunu nihayet fark ediyordu… Bu ailenin başına gelenler tüylerinizi ürpertecek, nefesinizi kesecek ve canınızı acıtacak.

"Düşündürücü, duygusal ve sert bir kurgu. "
-Meredith Jaffe, The Hoopla-

"Ruhsal bir bozukluğun ve kederin şefkatli ve derinlikle anlatıldığı olağanüstü bir hikâye."
-Kylie Mason, Newtown Review of Books-

"Büyüleyici bir çıkış romanı."
-Tasmanian Times-

"Barker'ın karakterlerini olağanüstü bir gerçeklikle yaratmak gibi bir yeteneği var."
-The West Australian-


"En az ürkütücü olduğu kadar etkileyici..."
-Sunday Life-

"Yavaşça inşa edilen gerilimin üzerine kurulan Kırık Dökük psikolojik bir gerilim olduğu kadar, aynı zamanda da bir aile dramı. Kitabı bitirdikten sonra bile aklınızdan çıkaramayacaksınız."
-Bookseller & Publisher-

"Tam anlamıyla merak uyandırıcı..."
-The West Weekend-

"Yüreğinizi burkacak bir duygusallık..."
-Townsville/Gold Coast Eye-

"Kırık Dökük doğum sonrası psikozunun bir aile üzerinde yaratabileceği en kötü etkilerin dokunaklı, duygusal ve sarsıcı hikâyesi."
-Aussie Book Reviews-

"Dawn Barker'ın bu enfes ilk romanı elimden bırakamadığım, karmaşık ve etkileyici bir hikâye."
-Book'd Out-
(Tanıtım Bülteninden)



Benim Yorumum
Bu kitabı ilk çıktığı zamanlarda almıştım. Kitaba büyük bir beklentiyle başlamıştım. Sonuç 100 sayfa okuyup geri bırakmak. Şimdi ise #leydilergerilimokuyor etkinliği için kitap ararken bu kitabında psikolojik – gerilim olduğunu öğrenip okuma kararı aldım. Kitap aynı sıkıcılıkta ilerleyecek diye düşünürken. 100 sayfayı geçtikten sonra biraz açılıyor. Şunu söylemeden geçemeyeceğim Tony’ nin annesinden nefret ettim ve hala da ediyorum. Nedensizce kitabın ilk on sayfasından itibaren kadından nefret ettim.
Tony ve Anna adında evli bir çiftimiz var. Anna bir bebeklerinin olmasını çok istiyor. Uzun uğraşlar sonunda bebek sahibi oluyorlar. Ancak hiçbir şey bekledikleri gibi olmuyor. Anna ve Jack birden ortadan kayboluyor. Tony polise haber verdikten birkaç saat sonra Anna bulunuyor. Ancak Jack hala kayıp. Jack’ e ne olduğu hakkında kimsenin bir fikri yok. Tek kişi hariç. Anna. Ancak şokta olduğu için konuşamaz.
Kitapta ağır bir aile travması okuyoruz. Konu güzel işlenmiş. Ancak bazı yerleri gerçekten insanı çok sıkıyor. Onun dışında kitabın son sayfasını okuduğumda öyle bir şey oldu ki sanki bütün kitap benim hayatımı anlatmış gibi çok kırıldım, üzüldüm. Birazda tahmin ettiğim gibi bitmemesi de beni böyle üzmüş olabilir tabi.
Kitaba Puanım 3/5 ⭐⭐⭐


Kitap Yorumu: Dr. Jekyll ile Bay Hyde - Robert Louis Stevenson




Orijinal Adı: Dr. Jekyll and Mr. Hyde 
Yazar: Robert Louis Stevenson
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 104

Arka Kapak Yazısı
Stevenson yinelenen kâbuslarında çifte yaşam sürüyor; gündüzleri saygın bir doktor olarak çalışırken geceleri sokaklarda geziniyordu. Dr. Jekyll ile Bay Hyde işte bu kâbuslardan doğdu. 1886’da yayımlandığında İngiltere ve Amerika’yı kasıp kavuran yapıt, çok sayıda tiyatro ve sinema uyarlamasıyla bir popüler kültür efsanesine dönüşerek günümüze kadar geldi. Victoria döneminin değerlerine uygun olsa da, olay örgüsü günümüzün toplumsal ve psikolojik kaygılarına denk düşecek biçimde yeniden işlenebilmesine elveriyordu. Bir yandan da, bunca şan şöhretin gölgesinde kalan edebi derinliği ve çok katmanlılığıyla farklı düzeylerde okunabilecek bir metin olarak varlığını sürdürdü. Ruhla bedenin arzuları arasındaki ezeli çatışmadan söz ederken Victoria toplumunun ikiyüzlülüğünü yeren ve psikoloji alanında Freud’un kuramlarını haberleyen gelişmelerle kan bağı bulunan, çağının ötesinde bir başyapıt olarak...






Benim Yorumum
Kitap gizemli ve merak uyandıran sürükleyici bir dile sahip. Kitaba başlamadan evvel konusu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bu da iyi bir şeydi. Kitapların arka kapak yazısını okumaktan hoşlanmam. Bu kitabın arka kapak yazısını da şuan okudum. Ve arka kapak yazısında aslında spoiler olmayan ama benim için spoiler olacak şeyler yazıyordu. Kitap hakkında hiçbir fikrim olmadığı için sonu benim için sürpriz oldu. Kitap 19. yüzyılda yazıldığı halde sanki günümüzde yazılmış gibi dili sade ve akıcı. 

Kitaba Puanım 4.5/5 ⭐⭐⭐⭐




4 Mart 2018 Pazar

Kitap Yorumu: Fesleğen - Hikmet Anıl Öztekin


Yazar: Hikmet Anıl Öztekin
Yayın Evi: Hayy Kitap
Sayfa Sayısı: 216

Arka Kapak Yazısı
Merhaba ben Fesleğen.
Kalemimi kâğıdımı hazırladım ve küçük bir yüreğin içine sığabilecek ne varsa anlatacağım.
Doğduğu topraklardan uzakta bir yerde güneş görmeye çalışan küçük bir fidan görürseniz bir gün sulayın olur mu? Yağan yağmur ancak gözyaşlarına yetebilir çünkü. Yeni yeşermiş bir fidanın bir Allah dostundan başka neyi olabilir ki. Sevin onu olur mu?
Ve lütfen sevenleri ayırmayın olur mu?
 ***
"Sevdiğinize son bir cümle söyleme fırsatınız olsaydı, o cümle ne olurdu?"



Benim Yorumum
Kitabı almaya hiç niyetim yoktu ama kuzenim okuyup çok beğenmiş. Bana da doğum günümde hediye olarak verdi. Bende hemen okudum tabi.
Fesleğen ve Seyyah’ın aşkı, ilahi aşk ile birleştirilmiş. Kitabın içinde yer alan kıssalar bir öğüt niteliğinde bizlere sunulmuş.
Kitapta en çok Fesleğen’le babasının sohbetlerini beğendim diye bilirim.
Kitaba Puanım 4.5/5  ⭐⭐⭐⭐


Kitap Yorumu: Antabus - Seray Şahiner



Yazar: Seray Şahiner
Yayın Evi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 112

Arka Kapak Yazısı
“Hani kadınlar çocukları olsun diye gezmedik doktor, türbe bırakmıyorlar ya... Akılsızlar! Bırakın olmuyorsa olmuyor, ille doğurup ne diye sabinin de hayatını karartıyorsunuz?”

Gelin Başı ve Hanımların Dikkatine kitaplarının yazarı Seray Şahiner’in kaleminden yeni bir insanlık öyküsü... Antabus, yaşadığımız şiddet ortamının kaynaklarını, bu şiddetin yarattığı insanlık hallerini anlatıyor. Bu kısa romanın anlatıcı kahramanı, işçi sınıfına mensup genç bir kadın; Leyla. Bir konfeksiyon atölyesinde çalışan Leyla, sessiz sakin, “sıradan” bir hayat kurmak ister. Fakat hayatı seçimleriyle değil, kendisine dayatılanlarla şekillenir.

İçinde bulunduğu durumdan kurtulmak için kendince yöntemler geliştirmekten vazgeçmeyen Leyla’nın anlatısını elinizden bırakamayacaksınız.


Benim Yorumum
Antabus aslında her gün gördüğümüz, ama üç maymunu oynadığımız kadına şiddet, tecavüz vb. olayları anlatan bir kitap. Seray Şahiner çok güzel anlatmış. 
Kitapta Leyla Taşçı’nın yaşadığı olaylar anlatılıyor. Leyla Taşçı için iki farklı son yazılmış. Ve bu iki farklı son da birbirinden kötü. Her gün televizyonlarda gördüğümüz, gazetelerde okuduğumuz olayların bir bütünü Leyla. Leyla’nın hayatını okudukça vicdan azabı duymak muhtemeldir. Zaten vicdan azabı duymazsak insanlığımızdan şüphe edelim. Üç maymunu oynamayı bırakmalıyız artık. Her gün başka bir şehirde başka bir evde bir kadın zulüm görüyor. 
Kitap hakkında konuşulacak o kadar çok şey var ki, kelimeler yazmaya yetmez. Lütfen, lütfen ve lütfen kitabı okuyun. 
Antabus 2018 favorilerime girdi. Size şiddetle tavsiye ediyorum. Seray Şahiner’in diğer kitaplarını da en kısa sürede alacağım.
Kitaba Puanım 5/5 ⭐⭐⭐⭐⭐ 

Kitap Yorumu: Postacı Kapıyı Çalmayacak - Ava Dellaira




Orijinal Adı: Love Letters to the Dead
Yazar: Ava Dellaira
Yayın Evi: Martı Yayınları
Sayfa Sayısı: 352


Arka Kapak Yazısı
"Amy Winehouse, Jim Morrison ve Kurt Cobain gibi pek çok ünlü isim bu romana konuk oluyor. Okumaya değer, ilginç bir hikâye olduğu kesin."
-Booklist-

Bazı şeyler var ki artık bu dünyada olmayanlar dışında kimseye söyleyemem.
Size bu mektupları yazmaya başlayınca kendi sesime kavuştum. Sonra bana yanıt veren bir ses duydum. Bir şarkının farklı tınlayışında, bir filmin hikâyesinde, kaldırımdaki çatlakta açan bir çiçekte buldum yanıtı. Bir pervanenin kanat çırpışında, dolunaya dönen ayda... Yeryüzünde bu mektupları gönderebileceğim bir adres yok. Öldüğünüzü biliyorum ama sizi duyuyorum.
Hepinizi duyuyorum. Buradaydık, bunun bir anlamı var, diyorsunuz.
Kısa süre önce ablasını kaybeden Laurel, onun nasıl öldüğünü bilen tek kişidir ve bu sırrı kimseyle paylaşmamasının bir nedeni vardır.
Onu bu karanlıktan çıkaracak yardım eli, hiç beklemediği bir yerden gelir. Genç kız okulda verilen bir ödevle mektuplar yazmaya başlar. Bu mektupların ortak noktası ise erken yaşta hayata veda etmiş, onun için anlamı olan Amy Winehouse ve Kurt Cobain gibi ünlü isimlere yazılmasıdır. Zaman geçtikçe bu duygu yüklü mektuplar hem ablasının ölümü üzerindeki sır perdesinin aralanmasına hem de Laurel'in kendine bir yol çizip yetişkin bir bireye dönüşmesine yardımcı olur.

"Büyümek, sevmek, kendini bulmak ve hayatı anlamak üzerine yazılmış samimi, sürükleyici ve yüreklere dokunan bir roman."
-Usa Today-

"Dellaira bu romanıyla edebiyat dünyasına hızlı ve cesur bir giriş yapmış diyebiliriz."
-The Washington Post-
"Kalbinizi parçalara ayırıp sonunda o parçaları yeniden birleştirmeyi başaran, pek çok duyguyu aynı anda hissettiren sıcacık bir hikâye."
-Goodreads-
(Tanıtım Bülteninden)



Benim Yorumum
Uzun zamandır kitaplığımda okunmayı bekleyen kitaplardan biriydi. Çoğu kişinin beğendiğini hatta beğenmeyen bir kişiyi bir bile görmedim. Büyük beklentilerle başlayıp beklentilerimin bir çoğunu karşılayan bir kitap oldu. Şunu söylemek gerekirse kitabın dili akıcıydı. İki günde rahatlıkla bitirilebilir.
Kitapta Laurel adında bir karakterimiz var. Karakterimizin ablası May bir olaydan dolayı ölüyor. Bu olayı bir tek Laurel biliyor.
Laurel bu olaylardan uzaklaşmak için ablası May’in gittiği okula değil de başka bir okula kayıt yaptırıyor. Okulda ki İngilizce öğretmeni bir ödev veriyor. Ölen bir kişiye mektup yazmalarını istiyor. Laurel’ de ölen ünlü kişilere mektup yazıyor. Başta Amy Winehouse, Kurt Cobain, Janis Joplin gibi ünlülere yazıyor. Bu mektuplarda Laurel’in hayatını okuyoruz.
Kitaba Puanım 4/5 ⭐⭐⭐⭐

2 Mart 2018 Cuma

Kİtap Yorumu: Hakkari'de Bir Mevsim - Ferit Edgü


 


Yazar: Ferit Edgü
Yayın Evi: Sel Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 198

Arka Kapak Yazısı


"O"yu (Hakkari'de Bir Mevsim) sadece gerçekçi bir roman olarak saymak yetmez, gerçeğin inanılmaz bir düşe dönüştüğü, şaşırtıcı bir öyküdür bu. Ferit Edgü'nün gerçek bir yaşamı, bir roman yaşamına çevirmesindeki beceriye hayran oldum. Çünkü 'O' gözlem gücünü anlatı ustalığından alıyor.
-Melih Cevdet Anday-

Japonca ve Çince dahil birçok dile çevrilen Hakkâri'de Bir Mevsim, aynı zamanda Erden Kıral yönetmenliğinde filme uyarlanarak, 33. Berlin Film Festivali'nde aralarında Gümüş Ayı'nın da olduğu 5 ödül kazandı.
(Tanıtım Bülteninden)


Benim Yorumum
Ankara Kitap Fuarı’ndayken instagram da görmüştüm. Standa gidip kitabı inceledim. Sel yayınlarında çalışan abla çok fazla övdü kitabı. Bende alayım dedim. Ve hemen fuarda başladım. İyi ki almışım dediğim kitaplardan. 
Hakkari’de kaza geçiren, gemisi karaya vuran bir denizci kitabın baş karakteri. Kim olduğunu, nerden geldiğini bilmez. Kendini bir köyde öğretmen olarak bulur. Sadece bir mevsim çocukların öğretmeni olur. Köyde çocuklar ölmeye başlar. Öğretmen bile olmayan bir köyde doktorda yoktur. Çocukların neden öldüğü belirsizdir. İlçeden yardım isterler ancak köy yolu kapalı olduğu için yardım geç gider. 
Bütün bu olup bitenleri okuyoruz. Kitap gerçekten çok iyi kaleme alınmış. Hakkari’de bir Mevsim Ferit Edgü’yle tanışma kitabım oldu. Okuyacağım son kitabı olmayacak. Kitapta beğenmediğim bir yer vardı. Okurken çok rahatsız oldum. O yüzden yarım puan kırdım. Eğer o bölüm olmasaydı kitap 2018 favorilerime kesinlikle girerdi.

Kitaba Puanım 4.5/5 ⭐⭐⭐⭐

Kitap Yorumu: Bazen Bahar - Melisa Kesmez



Yazar: Melisa Kesmez
Yayın Evi: Sel Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 110

Arka Kapak Yazısı
Melisa Kesmez, çok sevilen ve kısa sürede başarıya ulaşan Atları Bağlayın, Geceyi Burada Geçireceğiz’in ardından Bazen Bahar ile yeniden okur karşısında. Arzuları, korkuları, sevinçleri, kırgınlıkları, umutları; yazları, kışları ve baharlarıyla bir çocuk, bir kadın, bir kuşak, Kesmez’in üslubunu korurken derinleşen incelikli anlatısıyla sesine kavuşuyor. 

Ağır anneanne yorganlarının, muzun en önemli yenilik olduğu yılbaşı gecelerimizin, sevgiliye yazılan gönderilmemiş mektupların, değişen şehirlerin ve özlenen çocukluk bahçelerinin, iç sızlatan dostlukların, yarım kalmışlıkların, yeniden başlangıçların; bizi biz yapan değerli ayrıntıların arasından tohumlanan hikayeler.

Hayat, bazen bahar...




Benim Yorumum

Kitap kısa kısa 10 öyküden oluşuyor. Okurken kendimi bulduğum öyküler vardı içinde. Her öyküde başka bir yere konuk oluyorsunuz. İçinde bizden öyküler vardı. Sizi sıkmayacak tam aksine sizi kendine bağlayacak bir kitap. Bazı yerlerinde çok sıkılmıştım. O da benden kaynaklanan bir şeydi. Öykü kitaplarını pek sevmediğim için okumam baya uzadı. Yine de kitabı sevdim size de kesinlikle tavsiye ederim.

Kitaba Puanım 4/5 ⭐⭐⭐⭐